Çevremde okumuş 100 kişinin içinde kaçı “adam” değil. Baktım en fazla 10 kişi çıkar içlerinden. “Adam” olamamış yani değerleri olmayan, yalan söyleyen, hak yiyen, çocukları arasında ayrım yapan, egosunu törpüleyememiş, yalnız kendini düşünen en fazla 10 kişi buldum. Sonra dedim okumayan 100 kişi düşüneyim. İçlerinde “adam” olmayı başarmış en fazla 10 kişi bulabildim. Okumamış ama nazik konuşan, büyüğüne küçüğüne saygılı, hak yemeyen, edepli, namuslu… Bir de kendi çevremin dışına çıkmayım bir de öyle değerlendireyim konuyu. Aklıma ilk gelen Esra Erol. Yahu bu programa çıkan kimin eli kimin cebinde ilişkilerin, para odaklı çıkar odaklı satılmış insanlıkların kaçı iyi bir eğitim almış okumuş. Yüz kişide en fazla 10 dur. En fazla 10 u bir okuma çabasına girmiş ama böyle çarpık durumlarla karşı karşıya… Bir halkın izlediği programlar bile Esra Erol gibi kim kimim eltisiyle aynı adama kaçmış ilişkileri olduktan sonra, okumuş bir insan olarak entelektüel seviyene göre insanlarla muhatap olmayı beklemen imkansız. Hala dini kitap dışında birşey okumanın günah olduğunu hisseden insanlar var. Senin halkın eğitim seviyesini yükseğe nasıl çıkarırız diye uğraşan siyasilere oy vermez bir makarnaya bir torba kömüre oyunu satar. Siyasinin, omuzundan 10 torba kömür kazandığı insancığa 2 torba kömür vererek o kişiye kendini padişah gibi göstermesi sadece halkın gelişmişlik düzeyine göre en doğru oy toplama stratejisini belirleyebildiğini gösteriyor. Taktir ediyorum bu gerçekten okumuş bir zekanın ürünü -ama adam olamamış-. Evet benim halkımın çoğunluğu bu şekilde yönlendirilir ve evet başımızdaki krallar en doğru yolu izliyor. Sen yalnızlıktan yakınma, inadına değerlerine sahip çık. Hiçbirşey yapamıyorsan kendi çocuklarını kendinden daha yüksek bilince sahip olacak şekilde yetiştir. Benim düsturum şu mesela oğlumu kendi işini kendisi görebilecek şekilde yetiştireceğim -oğlu bulaşık yıkıyorsa oğlum sen yıkama o kadın işi diyeni gördü bu gözler ya-. İnadına henüz beyni çürümemiş kişilere ulaşıp yalnız olmadıklarını; aslolanın topluma körü körüne uymak değil, doğru olanı yapmaya çalışmak olduğunu anlat. Ne bileyim yazılar yaz belki bir çürümemiş beyine dokunur umuduyla. Biz bu tohumları attıkça dünya değişecek. Belki sonra, ama Allah sabredenlerle beraberdir
